O günlerde Zehra çok sıkılıyordu . Çünkü genelde evdelerdi Bazen Zehra renkli tebeşirlerini alıp aşağı iniyor resimler çiziyordu . Birgün babası parka gidip tebeşirlerle oynayabileceğini söyledi Hergün gittikleri parka tekrar gittiler zehra ten rengi tebeşirini çıkarıpbir seksek çizdi artık ten rengi tebeşir bitmek üzereydi ama kutuda her renkten üç tana olduğu için ten renginden de iki tane kalmıştı zehra seksek oynadıktan sonraeve gittmeye karar verdiler eve doğru yürürken Zehra bir sürü dostcanlısı hayvanla karşılaştı küçük kahve rengi bir köpek siyah beyaz kedi ve yaralı bir kuş görünce eve aldık onu balkona alıp yiyecek verdik ertesi gün oldu balkona baktık kuş yoktu yere düşmüş olabilirdi endişelendim çünkü uçamıyordu belkide iyleşmişti bu olay cevapsız kalmıştı
Monday, August 19, 2013
Saturday, July 20, 2013
Yaz Tatili
Okul bitmiş yaz tatili gelmişti yaz tatilinde Zehra ve babası Tiflise gideceklerdi Annesi ve kardeşleri ise evde kalacaklardı uçağa bindiler evlerine geldiklerinde hemen yataklarına geçip uyudular Sonra ertesi gün teleferiğe binip botanik parka gittiler ve dondurma yediler gürcüce çalışma saatleri yapmışlar böylece yaz tatili tifliste geçecekti
Doğum Günü
Zehraokul neşesinden doğum gününü unutmuştu anne ve babası bu fırsatı bilip Zehra için bir doğum günü partisi düzenlediler zehra eve gelince kapıyı çaldı kimse açmayınca eve kendi anahtarı ile girdi evde kimse yoktu zehra çok acıkmıştı buzdolabına bakmış sadece biraz su varmış zehra odasına gitmiş küçük bir not görmüş notta en sevdiğin yer neresi koşarak gel demiş Zehra notu okur okumaz lunapark diye bağırmış bisikletine binmiş hızla lunaparkına gitmiş lunaparkın önünde iyki doğdun zehra yazıyormuş zehra çok sevinmiş parti keyfi yaşandıktan sonra zehra anne ve babasına teşekkür etmiş
Monday, June 10, 2013
DİNLENME
Pazar sabahıydı.
Zehra pencereyi açmış odasını havalandırıyordu.
Ailece kahvaltı yaptılar.
Zehra çok boştu, daha okula da gitmemişti.
Ayrıca 19 Mayıs sebebiyle Pazartesi de tatildi.
Bu Zehraya büyük bir dinlenme anlamına geliyordu.
Annesi ve babası Zehraya sıkılmaması için eniştesi Recep beylere götürecekti.
Recep eniştenin Pelin adında bir kızı vardı.
Zehra sonunda oynayacak birini bulmuştu. Çocuk odasında oynadılar.
Akşama doğru ziyaret bitti, Zehra eve gelip yattı.
Zehra pencereyi açmış odasını havalandırıyordu.
Ailece kahvaltı yaptılar.
Zehra çok boştu, daha okula da gitmemişti.
Ayrıca 19 Mayıs sebebiyle Pazartesi de tatildi.
Bu Zehraya büyük bir dinlenme anlamına geliyordu.
Annesi ve babası Zehraya sıkılmaması için eniştesi Recep beylere götürecekti.
Recep eniştenin Pelin adında bir kızı vardı.
Zehra sonunda oynayacak birini bulmuştu. Çocuk odasında oynadılar.
Akşama doğru ziyaret bitti, Zehra eve gelip yattı.
Sunday, June 9, 2013
OKUL GEZİSİ :)
Ertesi sabah okulu gezmek için herkes hazırdı kahvaltıdan sonra okula gittiler okulun duvarlarında değişik çizgi film karakterleri vardı okul 4 katlıydı 1. katta renkli duvarlarla süslenmiş yeşil kapılı anaokulu vardı kapıyı açtıklarında panolar gördüler ve daha birçok güzel şey. 10dk sonra anaokulundan çıkmışlar 1. katta başka kantin kantin masaları öğrtmenler odası ve lavabolar vardı 2 ve3. katlarda ise sınıflar varmış enüst katta ise spor salonu varmış oraları da gezmişler buyorucu gün zehrayı çok mutlu etmişti
TAVŞAN
Tavşan eve geleli çok olmuştu . zehra tavşanı zamanında besliyor ve temizliyordu. babası ve annesi zehrayla gurur duyuyorlardı çünkü zehra tavşana çok iyi bakıyordu birgün alece sofraya oturdular. ve babası dedi ki yaz tatilinin bitmesine yaklaşık 4 gün kaldı artık zehranın okulunu sizler gezdirmeliyim zehra çok sevinmişti yemekten sonra zehra dişini fırçaladı . annesine ve babasına iyi geceler dileyip heyecanla yatağına yattı
Saturday, June 8, 2013
BAHÇELİ EV
Zehranın babası Zehralara bahçeli bir ev bulmuştu. Dayısı bunu duyunca Zehraya küçük bir tavşan almak istedi. Hayvan dükkanına gitti. Üstü pamuk gibi yumuşak ve bembeyaz kulakları ve ayakları hafif bir pembe rengiydi. Onu beğenip aldı.
Onu bir kutuya koyup Zehralara gitti. Zehralar taşınmışlar eşyaları düzünliyorlardı. Kapı çalınca Zehra açtı. Dayısı ile birlikte bahçeye çıktılar. Dayıs kutudaki tavaşanı bıraktı. Zehra "yaşasın yeni bir tavşanım oldu" dedi. Tavşan titriyordu. Bir süre sonra çalıların arkasına saklandı. Akşam yemeğinde tavşan hakkında konuşmuşlar, tavşanın adını düşünmüşlerdi.
Babası "Yumak" dedi. Dayısı " Boncuk" dedi. Annesi "Kar Beyaz" dedi. Zehra; "bence Pamuk olsun, çok yumuşak" dedi ve ismini "Pamuk" koydular.
Sunday, March 17, 2013
ZEHRANIN TAŞINIŞI
Yazan: Bahar Gürer
Zehralar taşınıyordu.
Zehranın okuluna çok uzak bir yere taşınıyorlardı.
Zehra çok üzülüyordu.
Evlerinden ayrılmak istemiyordu.
Yavaş yavaş hazırlıkları tamamladılar.
Gidecekleri gün son hazırlıkları yaptılar.
Güzel bir kahvaltı ettiler.
Annesi yolda acıkırlarsa onlara börek ve pasta yaptı.
Ailecek Zehranın okuluna gittiler. Arkadaşlarıyla ve öğretmeniyle vedalaştılar.
Gece olunca arabaya bindiler ve yola koyuldular.
Yolun yarısında Zehra uyumuştu. Kalkınca yemek yedi, kitap okudu.
Ankaraya varınca Zehra sevindi. Zehranın babası ev bulana kadar Zehralar dayısında kalacaklardı.
Zehra yukarı çıkınca dayısına sarıldı.
Yemek yediler.
Akşam olunca hep beraber film seyrettiler.
Zehralar taşınıyordu.
Zehranın okuluna çok uzak bir yere taşınıyorlardı.
Zehra çok üzülüyordu.
Evlerinden ayrılmak istemiyordu.
Yavaş yavaş hazırlıkları tamamladılar.
Gidecekleri gün son hazırlıkları yaptılar.
Güzel bir kahvaltı ettiler.
Annesi yolda acıkırlarsa onlara börek ve pasta yaptı.
Ailecek Zehranın okuluna gittiler. Arkadaşlarıyla ve öğretmeniyle vedalaştılar.
Gece olunca arabaya bindiler ve yola koyuldular.
Yolun yarısında Zehra uyumuştu. Kalkınca yemek yedi, kitap okudu.
Ankaraya varınca Zehra sevindi. Zehranın babası ev bulana kadar Zehralar dayısında kalacaklardı.
Zehra yukarı çıkınca dayısına sarıldı.
Yemek yediler.
Akşam olunca hep beraber film seyrettiler.
ÇİKOLATA HİKAYESİ
Yazan: Bahar Gürer
Bir gün beyaz çikolatayı arkadaşları dışarı oynamaya çağımış.
Beyaz çikolata onların yanına gitmiş.
Acı çikolata demişki "çikolata nasıl üretilir" oyununu oynayalım demiş.
Bu oyun şöyle oynanır: Herkez çikolatanın nasıl üretldiğini anlatacak.
En düzgün ve doğru anlatan oyunu kazanır.
Kazanana ödül verilecek, ödül verilmeden önce kazanana en sevdiği renk sorulacak.
Diyelimki maviyi seviyor, mavi renkte çok güzel parlak bir çikolata kabı verilecek.
Çikolatalar bu kabı üstlerine deneyebilirler.
Siyah çikolata oyuna başlamış.
Oyun bitmiş.
Oyunu sütlü çikolata kazanmış.
Diğer oynayan çikolatalar onu tebirk etmiş.
Sütlü çikolataya çok güzel bir çikolata kabı verilmiş.
Bir gün beyaz çikolatayı arkadaşları dışarı oynamaya çağımış.
Beyaz çikolata onların yanına gitmiş.
Acı çikolata demişki "çikolata nasıl üretilir" oyununu oynayalım demiş.
Bu oyun şöyle oynanır: Herkez çikolatanın nasıl üretldiğini anlatacak.
En düzgün ve doğru anlatan oyunu kazanır.
Kazanana ödül verilecek, ödül verilmeden önce kazanana en sevdiği renk sorulacak.
Diyelimki maviyi seviyor, mavi renkte çok güzel parlak bir çikolata kabı verilecek.
Çikolatalar bu kabı üstlerine deneyebilirler.
Siyah çikolata oyuna başlamış.
Oyun bitmiş.
Oyunu sütlü çikolata kazanmış.
Diğer oynayan çikolatalar onu tebirk etmiş.
Sütlü çikolataya çok güzel bir çikolata kabı verilmiş.
Sunday, March 3, 2013
MERAKLI FATİH
Yazan: Bahar Gürer
Fatih çok meraklı birisiymiş. Bimediği bir şey varsa aklında bırakmaz hemen sorarmış. Bir gün Fatih'le babası müzeye gitmeye karar vermişler.
Babası ile arabaya binmişler. Fatih hemen sormuş "Baba müze nedir?",
Babası "Sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin bulunduğu yer" demiş.
Fatih "Çok merak ettim çabuk gidelim demiş."
Müzeye vardıklarında Fatih çok şaşırmış. Çünkü müzenin böyle olacağını zannetmiyormuş. Fatih ilerledikçe yeni şeylerle karşılaşıyormuş. Karşılaştıkça da soruyormuş.
Müze tam Fatihe göreymiş. Müze çok ilginçmiş. Tüm eski şeyler burada varmış. Eve gelince Fatih annesine anlatmış ve haftaya ailesiyle birlikte tekrar müzeye gitmişler.
Fatih çok meraklı birisiymiş. Bimediği bir şey varsa aklında bırakmaz hemen sorarmış. Bir gün Fatih'le babası müzeye gitmeye karar vermişler.
Babası ile arabaya binmişler. Fatih hemen sormuş "Baba müze nedir?",
Babası "Sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin bulunduğu yer" demiş.
Fatih "Çok merak ettim çabuk gidelim demiş."
Müzeye vardıklarında Fatih çok şaşırmış. Çünkü müzenin böyle olacağını zannetmiyormuş. Fatih ilerledikçe yeni şeylerle karşılaşıyormuş. Karşılaştıkça da soruyormuş.
Müze tam Fatihe göreymiş. Müze çok ilginçmiş. Tüm eski şeyler burada varmış. Eve gelince Fatih annesine anlatmış ve haftaya ailesiyle birlikte tekrar müzeye gitmişler.
AĞAÇLAR
Yazan: Bahar Gürer
Köyün en kötü insanı ağaçların yararını bilmeden hepsini yakar, onları keser ve zarar verirmiş.
Her zaman onu izleyen iyi bir insan varmış. En sonunda ona anlatmış.
"Ağaçların yararını bilsen böyle bir şey yapmazdın. Ağaçlar havayı temizler, doğayı canlandırır, yeşillendirir. Meyve, sebze verince insanları doyurur... ve daha bir sürü yararı var. Böyle yaparsan çevrede ağaç biter ormanlar yıkılır, hayat biter. Sakın bir daha yapma" demiş.
Köyün kötüsü ağaçların bu kadar önemli olduğunu bilmiyormuş. Meraklanmış. İki gü sonra bir okula yazılmış ve çok mutlu olmuş. Çünkü hem başka bilgiler hemde ağaçların önemini anlamış. Artık doğaya zarar vermemiş. Hatta eskiden verdiklerini düzeltmeye çalışmış, ağaçlar dikmiş, kirlettiği denizleri temizlemiş.
Yaptığı şeyleri düzeltmesi tam bir hafta sürmüş, artık ona köyün iyisi demeye başlamışlar.
Köyün en kötü insanı ağaçların yararını bilmeden hepsini yakar, onları keser ve zarar verirmiş.
Her zaman onu izleyen iyi bir insan varmış. En sonunda ona anlatmış.
"Ağaçların yararını bilsen böyle bir şey yapmazdın. Ağaçlar havayı temizler, doğayı canlandırır, yeşillendirir. Meyve, sebze verince insanları doyurur... ve daha bir sürü yararı var. Böyle yaparsan çevrede ağaç biter ormanlar yıkılır, hayat biter. Sakın bir daha yapma" demiş.
Köyün kötüsü ağaçların bu kadar önemli olduğunu bilmiyormuş. Meraklanmış. İki gü sonra bir okula yazılmış ve çok mutlu olmuş. Çünkü hem başka bilgiler hemde ağaçların önemini anlamış. Artık doğaya zarar vermemiş. Hatta eskiden verdiklerini düzeltmeye çalışmış, ağaçlar dikmiş, kirlettiği denizleri temizlemiş.
Yaptığı şeyleri düzeltmesi tam bir hafta sürmüş, artık ona köyün iyisi demeye başlamışlar.
ÖDEV
ÖDEV
Yazan: Bahar Gürer
Halil biraz dağınık biriydi. Halil bir gün öğretmenin verdiği araştırma ödevini yapmamıştı. Halil zaten ödevlerini sık aksatıyordu. Öğretmeni dayanamayıp anlattı:
-Halil böyle sorumsuz olursan kimse seni sevmez. Ayrıca geleceğin içinde daha başarılı olman gerekli.
Halil eve gelince annesine olanları anlatmış. Annesi ona bir kaç söz söylemiş. Halil üzülmüş ve karar vermiş. Artık düzenli olacağına söz vermiş. Sorumluluğunu yerine getirmiş, odasını toplamış, verdiği sözleri tutmuş. Ödevlerini her zaman yapmış ve çok mutlu bir hayata kavuşmuş.
Yazan: Bahar Gürer
Halil biraz dağınık biriydi. Halil bir gün öğretmenin verdiği araştırma ödevini yapmamıştı. Halil zaten ödevlerini sık aksatıyordu. Öğretmeni dayanamayıp anlattı:
-Halil böyle sorumsuz olursan kimse seni sevmez. Ayrıca geleceğin içinde daha başarılı olman gerekli.
Halil eve gelince annesine olanları anlatmış. Annesi ona bir kaç söz söylemiş. Halil üzülmüş ve karar vermiş. Artık düzenli olacağına söz vermiş. Sorumluluğunu yerine getirmiş, odasını toplamış, verdiği sözleri tutmuş. Ödevlerini her zaman yapmış ve çok mutlu bir hayata kavuşmuş.
Friday, March 1, 2013
ATKI
ATKI
Yazan: Bahar Gürer
Elif her gün olduğu gibi pencereden bakıyormuş. Kış olduğu
için yağan karı seyrediyormuş. Bir mağaza görmüş. Mağazada
birbirinden güzel atkılar varmış. Elif atkıları çok beğenmiş. Hemen
annesine söylemiş. Annesi şu an onu alamayacaklarını söylemiş ama Elif
çok ısrar etmiş. Bir kaç gün sonra mağazaya gitmişler. Atkı
çok güzel gözüküyormuş ama fiyatı biraz fazlaymış. Elif üzülmüş. Annesi
Elif’in üzgün olduğunu görünce "Tatile
kadar para biriktirirsen atkıyı alabilirsin" demiş. Elif bir
yandan seviniyor bir yandan da üzülüyormuş. Atkıyı alacağına
seviniyor ama on beş tatile daha çok olduğu için
üzülüyormuş. Ama sabretmiş. Tatile kadar çok para biriktirmiş. En sonunda
atkıyı almış. Elif çok mutlu olmuş. Atkıyı her
gün dışarda kar topu oynarken giymiş ve çok memnun kalmış.
GEZİ
GEZİ
Yazan: Bahar Gürer
Bugün Ali çok mutlu. Çünkü bugün okul gezisi var. Ali annesinden gezi için bir şeyler yapmasını istemiş.Annesi ona çikolatalı pasta ve peynirli börek yapmış. Marketten limonata alıp hepsini bir çantaya koymuş.
Ali bugün en rahat kıyafetlerini giymiş. Çantasına ip, top ve su koymuş. Gitme saati gelince hemen arkadaşlarıyla otobüse binmiş. Varınca ilk önce kızlar ip erkekler ise top oynamış.
Bir süre sonra acıkmışlar, öğretmenlerine söylemişler. Güzel bir yer bulup örtü sermişler ve sofrayı sermişler.
Yemek bitmiş, öğretmenleri onları Pamukkaleye götürmüş ve gezdirmiş. Çocuklar çok beğenmişler.
Ali eve gidince olanları annesine anlatmış ve bir daha gitmek istiyorum demiş.
AY GÜNEŞ VE KARPUZ DİLİMİ
AY GÜNEŞ VE KARPUZ DİLİMİ
Not: Bu hikayenin başlığı ve işarete kadar olan kısmı başka bir yazar tarafından yazılmıştır. Hikaye bu kısımdan sonra Bahar tarafından tamamlanmıştır.
Yazan: Bahar Gürer
Sessiz yaz günlerinden biriymiş. Ay gökyüzünde ip inceymiş. İp gibi incelen ayı önce Halim görmüş. Selim bakışlarını gök yüzünde gezdirip;" Hangi ay?" demiş. "O ay değil ki".
"Ya ne?" demiş Halim.
"Güneş"
Yanlarına Kerim gelmiş. Halim hemen sormuş "Sana bir şey soracağım ama doğru söyleyeceksin, şu uşığı görüyormusun? Nedir o?"
-------------------------
"O bir karpuz dilimi" demiş Kerim.
Halim: "İkimiz de bilememişiz Selim, o bir karpuz dilimiymiş"
Selim: "Karpuz dilimine benziyor, ama gök yüzünde karpuz diliminin ne işi var"
Gidip annelerine sormaya karar vermişler.
Selim: "Anne, şu gökyüzündeki nedir?
Anne: "Bir karpuz dilimine benziyor"
Selim: "Ama anne gökyüzünde karpuz dilimi olmaz"
Anne: "Şaka yaptım o ay"
Kerim: "Ama bu kadar ince ay olurmu?"
Anne: "Ay şekil değiştirir"
Halim: "Yaşasın soğru bilmişim, sorun çözüldü" demiş.
Sonra hepsi mutfağa gidip birer karpuz dilimi yemişler.
Thursday, February 28, 2013
YALAN
YALAN
Yazan: Bahar Gürer
Eve okuldan gelince odasının tertemiz olduğunu görmüş ve aklına bir fikir gelmiş.
Oda da ki oyuncakları boşaltmış, her yeri dağıtmış.
O sırada annesi onu çağırmış.
Ece koşarak annesinin yanına gitmiş ve yemek yemiş. Yemek bitince annesi Ece'nin odasına gitmiş ve çok şaşırmış. Hemen Ece yi çağırmış.
Ece gelince durumu anlamış ve hemen konuşmuş; "Anne burayı kardeşim dağıttı" demiş. Annesi hemen kardeşinin yanına gitmiş. Kardeşi çok şaşırmış, annesi ona bir süre kızmış. Kardeşi tek başına odayı toplamak zorunda kalmış.
Bu sırada abisi durumu görmüş. Olanları annesine anlatmış. Asıl odayı Ece'nin dağıttığını söylemiş.
Ve odayı artık Ece topluyor. Ece annesinden özür dilemiş. Yalan söylemenin çok kötü olduğunu anlamış.
KUYRUKLU YILDIZ VE ÇOCUK
KUYRUKLU YILDIZ VE ÇOCUK
Yazan: Bahar GÜRER
Bir gece gökyüzünden bir kuyruklu yıldız geçmiş. Ayşe bu kuyruklu yıldızı görmüş. Annesine anlatmış, annesi bu gördüğünün kuyruklu yıldız olduğunu söylemiş. O gece Ayşe rüyasında kuyruklu yıldızı görmüş ve çok meraklanmış. Ertesi gün Ayşe akşam olmasını beklemiş çünkü o gecede kuyruklu yıldızın kaymasını istiyormuş. Ama kuyruklu yıldız gelmemiş, onun yerine küçük bir uçak gelmiş. Ayşe çok şaşırmış. Uçağın içinde küçük bir yaratık varmış. Yaratık onu içeriye çağırmış. Ayşe küçük boydaki uçağa girmiş. Yaratık onu uzaya götürmüş. Ayşe uzayda kuyruklu yıldızı görmüş ve çok heyecanlanmış. Sormaya başlamış.
Ayşe: Sen burda mı yaşıyorsun? Bizim evi biliyormuydun? Şurası Dünya mı? Gezegenleri tanıyormusun? Onlarla dostmusun?
Kuyruklu yıldız: Aslında burda yaşıyorum sayılmaz, ayrıca sizin evin önünden bile geçmedim.
Ayşe: Ama ben seni gördüm.
Kuyruklu yıldız: Ben yolculuğumu tamamlamak için bir çok evin yanından geçtim. Senin evinin hangisi olduğunu bilmiyorum.
Ayşe: Şimdi anladım. Ama hala sorularımın hepsini cevaplamadın.
Kuyruklu yıldız: Tamam. Onlara gelirsek, doğru görmüssün. O Dünya. Geegenleri de tanıyorum. Çünkü buraya sık sık geliyorum. Ama onlarla dost sayılmam.
Ayşenin aklında bir kaç soru daha vardı. Ama tam o sırada yaratık ona gitme vakti geldiğini söyledi. Ayşe üzüldü. Uçağa bindi ve hızla uzaklaştı. Olanları annesine anlatmak için çok sabırsızlanıyordu.
Subscribe to:
Posts (Atom)