Doğduğundan beri herkes ona tatlı kız demeye başladı. Nedeni bilinmez ama onu herkes tatlı kız olarak çağırıyordu. Örneğin mahallede ve akrabalıklarda ismi tatlı kız olmuştu. Doğrusu kendisi de yakıştırıyordu o takma ismi. Hayatında hep çalışkan olmuş aile ve arkadaşlık bağlarını hiç koparmamıştı. Annesi hemşire, babası müze çalışanı olan tatlı kız hep bu konulara meraklıydı. Hayvanları sever fakat eve alınmazdı. Tatlı kızın bu sade hayatı onu bazen eğlendiriyor bazen üzüyor bazen de ilginç duygulara sebeb oluyordu.
Neyse 2004 yılının şubat ayında doğan,sarı bir apartmanda oturan meraklı kız henüz 4 yaşına geldiğinde babasıyla ılık bir sonbahar sabahı yürüyüşe çıktı. Tatlı şeyleri çok seven tatlı kız babasının ona elma şekeri almasını iştahla izliyordu. Derken tuhaf bir rüzgar esintisi oldu bir an, ardından tuhaf bir adam gördü. Lacivert keçe şapkası, eski yırtık pırtık ayakkabıları, bol bir kazak ve büyük gri gözleriyle dikkat çekiyordu. Bir an tatlı kıza baktı tatlı kızda ona, aradan soğuk bir rüzgar esti ve garip bi his oluştu herkesin içinde. Tatlı kız elma şekerini aldığı gibi hızlı hızlı yürümeye başladı. Bir yetişkin havası vardı minik kızda babası: "Parkta durmak istemez misin?" diye sordu. Tatlı kız bir an düşündü, daha sonra elma şekerini yalaya yalaya gemi parkına gitmek istiyorum dedi garip bir ses tonuyla. Sonra yürümeye devam ettiler.
Neyse 2004 yılının şubat ayında doğan,sarı bir apartmanda oturan meraklı kız henüz 4 yaşına geldiğinde babasıyla ılık bir sonbahar sabahı yürüyüşe çıktı. Tatlı şeyleri çok seven tatlı kız babasının ona elma şekeri almasını iştahla izliyordu. Derken tuhaf bir rüzgar esintisi oldu bir an, ardından tuhaf bir adam gördü. Lacivert keçe şapkası, eski yırtık pırtık ayakkabıları, bol bir kazak ve büyük gri gözleriyle dikkat çekiyordu. Bir an tatlı kıza baktı tatlı kızda ona, aradan soğuk bir rüzgar esti ve garip bi his oluştu herkesin içinde. Tatlı kız elma şekerini aldığı gibi hızlı hızlı yürümeye başladı. Bir yetişkin havası vardı minik kızda babası: "Parkta durmak istemez misin?" diye sordu. Tatlı kız bir an düşündü, daha sonra elma şekerini yalaya yalaya gemi parkına gitmek istiyorum dedi garip bir ses tonuyla. Sonra yürümeye devam ettiler.
Biraz zaman geçtikten sonra eve döndüler tatlı kız küçük ama çok eşyalı odasına geçti,yatağına uzanıp biraz dinlendi. Boş zamanlarında hayal kurmayı çok severdi, aklından pek çok şey geçti. Sonra pencereden baktı ve parkta gördüğü adamın aşağıda olduğunu gördü, perdesini kapadı, bu adam sıradan biri miydi yoksa olağanüstü biri miydi? Aslında Tatlı Kız bu adamla konuşmamış değişik bir şey olmamıştı ama o garip biri olduğunun farkına varmıştı,
Bir dedektif gibi giyinip eline annesinin verdiği süslü anahtarı aldı, kendine güzel bir oyun yapmıştı ama aşağıdaki adamla da konuşmak istiyordu, sessizce ve hızlıca merdivenlerden indi ama aşağıda adamı göremedi. Baştan beri hayal gördüğünü zanetti, sonra unutup dedektiflik oynunu oynamaya başladı. Çok eğleniyordu, sarı sitelerin duvarlarının arkasında saklanıp etraftaki taş çimen gibi şeyleri ipucu yaptı ve akşama kadar oynadı. Yorgun bedenini yatağa atmak için sabırsızca yukarı çıkmak üzere iken o adamı kapının ilerisinde gördü. Hem şaşırdı hem de korktu, napacağını bilemedi. "Merhaba" dedi titreyerek, adam da gözlerini daha da açıp ona elleriyle hareketler yaptı. Garip olan bunları yaparken simli parlak ışıltılar çıktı avuçlarından. Tatlı kız şaşkınlıkla eve döndü rüyasında büyük bir ormanda o adamla konuştuklarını gördü.
Yıllar geçti tatlı kız 10 yaşına bastı. Bir Sabah odasından günlüğünü buldu hayallerinden düşüncelerine hissettiklerinden olanlara herşeyi yazmayı severdi ve bu günlüğe yazardı. Yazdıktan sonra okula geciktiğini hatırladı, hızlıca dağınık dolabından siyah botlarını yağmurluğunu ve kıyafetlerini aldı kahvaltı yerken okul yolunda zıplayacağı su birinkintilerini düşündü. Sonrada arkadaşlarını. Hızla çıktı zıplaya zıplaya, hafif yağmuru izleyerek okula gitti, Okul çıkışında yerde eski bir harita gördü kendisini bir avcıya benzetti haritanın üstünde gördüğü çarpı işaretini bulmaya gitmek istedi ve annesinden izin aldı kısaca ne yapacağını anlatarak.
Yaklaşık 500 metre sonra bir bankın üzerine oturdu yağmur hala dinmemişti sonra haritaya baktı on adım sonra çarpıya ulaşacağını farketti, dikkatlice on adım gitti sonra bir yaprak yığıntısı çıktı karşısına yaprakları savurdu fakat küçük bir not kağıdından başka bir şey bulamadı. Kağıtta ise bazı öğütler yazıyordu yalnızca, kız kağıdı okuyup attı. Meraklı bir kız olduğu için böyle tesadüfen olabilecek şeylere de zamanını harcardı. Neyse sonra eve döndü yorgun hissediyordu, daha küçüktü fazla derin şeyler düşünmedi anlayamadı, odasındaki yaprakları buruşuk bir kitapı aldı onu okuyarak uyuyana kadar zaman geçirdi.
Sabah kalktığında kendini hala yorgun hissediyordu, okulu için hazırlandı, okula gitmek istemedi ama sınav günüydü. Çocuksu enerjisi hala içindeydi, heyecanı yine arttı sınavı hatırlayınca, sonra okula gitti normal bir gün geçirdi ama o öğüt yazan kağıdı okul kapısında buldu. Rüzgardan estiğini düşündü ama öğütleri de çok anlamlıydı kağıdı katlayıp cebine koydu ve evin yolunu tuttu. Evde annesinin hazırladığı bulgur pilavını yerken okulda sınavını anlattı, daha sonra annesinin ısrarlarıyla odasını toplamaya gitti. Üstünü değiştirirken cebindeki kağıdı hatırladı açıp tekrar tekrar okudu daha sonra çöpe attı.
Ödevlerini yaparken canı sıkıldı ve bir yürüyüşe çıkmak istedi annesi izin verince günlüğünü alıp yaprakları ezip sesini dinleye dinleye yol sürdürdü, bir piknik alanındaki banka oturdu ve günlüğünü yazmaya başladı. İnsanların ve doğanın sesini dinlerken yazmaya ara verdiğinde yastlanıp karşısına baktı ve o garip adamı gördü, kuru büyük dudakları atkıya sarılıydı. Birşey diyordu, "gel, gel" diyordu evet. Tatlı kız yanaştı ama gelemedi. Adam usulca garip sesiyle "sen teksin ve büyümeden...olmalı". Tatlı kız hiçbirşey anlamamıştı. "Nasıl yani?" diye sordu. "Çocukluğunu düşün!" dedi adam. Tatlı kız "neden?" dedi ve daha sonra sevinçle geçirdiği anıları düşündü.
Hayatının başladığından beri hoşgörülü güler yüzlüydü. Şimdi sanki onu kaybetmişti, sessiz ve içine kapanıktı Ama hala çocuktu biraz anlamaya başladı adamın dediklerini adam birden ortadan kayboldu. Kızda evine gitti. Günler geçti kızın doğum günü geldi çattı Hic birşeyden habersiz okula gitti, annesi onu gelip erken aldı okuldan. Kız anlamadı ama annesi o gittikleri piknik alanına götürdü tatlı kızı ve tatlı kız çok şaşırdı. Her yer süslenmişti ve pastası kocamandı bazı arkadaşları oradaydı hemen mumları üfledi arkadaşları ve ailesi
"iyi ki doğdun Elvan!" diye şarkı söylediler. Tatlı kız bir an garip oldu, ne zamandan beri bu isimle kimse ona hitap etmiyordu. O da biraz şaşırmıştı. Daha sonra doğum gününü kutlamaya başladılar ve tatlı kız yani Elvan arkadaşlarıyla akşama kadar koşup eğlendi annesi ve babası hediyelerini verdi tatlı kız çok sevindi.
Artık 11 yaşındaydı. Bütün bir gün sonra eve döndüler tatlı kız doğum günü olduğunu tamamen unutmuştu. Onun için bu çok iyi olmuştu. Tatlı kız annesine "çok teşşekkürler anneciğim, bu beni çok sevindirdi" dedi ve odasına gitti. Yarın Cuma idi. Cumartesi günü elvan arkadaşlarıyla oynamayı planlamıştı onun için 2 arkadaşını eve çağırdı Cuma hemen bitiverdi Cumartesi saat12:00 da Elvan arkaşlarıyla buluştu. Onlar birbirinden güzel birbirinden eğlenceli oyunlar oynarken annesi onları yaptığı hindistan cevizli kekten ve limonatadan yemeleri için çağırdı. Herkes yedikten sonra "ellerine sağlık" diyip kalktı ve oyunlarına devam ettiler. Tatlı kız çok eğlenmişti sade bir Cumartesinde babası ile dışarıda kahvaltı ederdi daha sonra eve gelip kitap okurdu bilgisayar oynardı ödev yapardı ve sessiz bir gün geçirirdi ama bu cumartesi bunları yapmadı ve çok eğlendi.
Pazartesi günü okula dalmış bir şekilde yürüyorken bir şarkı mırıldanıyordu. Ardından karşısına o adam çıkmıştı sanırım kim olduğunu öğrenmeliydi bir adım yaklaşıp "kimsiniz? Nerden geldiniz?" dedi. Adam "anlamadın mı ben hayal dünyasındanım" dedi sessizce. Tatlı kız çok zor anlamış olacak ki "nerelisin?" diye tekraladı. Adam "hayaller dünyasından" dedi tekrar. Tatlı kız büyülenmiş gibi bakıyordu adama daha sonra adam zar zor bir şekilde "senin bulabileceğin ve değiştirebileceğin ha ....haya....liii...." Dedi ve tatlı kızın bir şey demesine izin vermeden hızlı adımlarla uzaklaştı.
Elvan eve varınca olanları gizli tuttu pek önemsemiyormuş gibi olsada bu olaylar onun kafasını kurcaladı. Böyle durumlarda yaptığı ilk şey kitaba başvurmaktı bazen gün boyu kitap okuduğu bile oluyordu. Günler gelişmesiz devam etti, Zaten o adamı da o günden sonra görememişti tatli kizin aklina cesit cesit sey gelsede belki hasta olmuştur diye gecistirdi. Günler günleri kovaladı aylar ayları nihayet 15 tatil geldi Elvan ve ailesi henüz 15 tatilde ne yapacağını belirlememişti Elvan karnesini alıp eve gitti babası ve annesi evde onu bekliyordu.